© Tarım Pusulası 2021

Orhan Sarıbal: AKP Tarımda Küçük Üreticilere Düşman

1980’li yıllardan bu yana uygulanan neoliberal politikalar, tarımı, küçük üreticiliği hızla tasfiye etti. Emperyalist metropollerin endüstriyel tarımı karşısında, Türkiye’de geleneksel tarımı korumasız bırakan, birçok ürünün ekimini kısıtlayan, devlet desteklerini azaltan uygulamalar, köylülükte hızlı bir tasfiyeyi de beraberinde getirdi.

AKP’NİN KÜÇÜK ÜRETİCİ DÜŞMANLIĞI

AKP iktidara geldiği 2002 yılı sonundan bu yana emek karşıtı, üretim karşıtı, ithalat yanlısı politikalar uygulamıştır. Tarım politikaları ile küçük çiftçileri korumak ve geliştirmek yerine büyük çiftçileri ve tarım şirketlerini desteklemiştir. Küçük üreticilik yok olurken, yerini büyük ölçekli işletmelere ve tarım şirketlerine dayalı bir yapı almaktadır. Tarım-gıda sistemi giderek uluslararası sermayenin çıkarları doğrultusunda biçimlendirilmekte; ülkenin gıda egemenliği ulus ötesi şirketlerin güdümüne girmektedir.

GİRDİ FİYATLARI ARTTI, ÜRÜN FİYATLARI YERİNDE SAYDI

AKP iktidarında köylerin tüzel kişilikleri yok edilerek mahalleye dönüştürülmüş; köyler, otlak ve meralar piyasaya açılmış, tarım toprakları yağmalanmıştır. Çiftçilerin kullandığı gübre, mazot, yem gibi temel girdilerin fiyatlarındaki artışlar, ürün fiyatlarındaki artışların çok üstünde gerçekleşmiştir. Girdi fiyatları dört katına çıkarken, ürün fiyatları ancak iki-üç katına çıkabilmiştir.

AKP TARIMDA ÜRETİM YERİNE İTHALATI TEŞVİK EDİYOR

Ülkemizde çiftçilerin örgütlenme düzeyi zayıftır. Bu nedenle aracılar çiftçilerin emeğinin büyük bölümüne el koyuyor, yani çiftçilerden daha fazla kazanıyorlar. Hükümet istikrarsız/şirketlerden yana tarım politikaları uyguluyor. Üretim yerine ithalatı teşvik ediyor. Yani bir anlamda bize tarım ürünleri satan başka ülke çiftçilerini desteklemiş oluyor.

Öte yandan tarımda kullanılan girdiler hem pahalı hem de dışa bağımlıdır. Buna karşılık ürün fiyatları düşüktür. Bu durumda çiftçiye tarımı bırakmaktan başka çare kalmamıştır.

TARIMDAKİ HIZLI EROZYON KÖYLERDEN KENTLERE GÖÇÜ HIZLANDIRDI

Tarımdaki bu hızlı erozyon, köylerden kentlere göçü hızlandırdı. Kentlerde, göçen nüfusun sanayi ve hizmet sektörlerinde istihdam edilememesi nedeniyle, kır kökenli işsizlerin çoğu kentlerin varoşlarında tutunabilmek için AKP’nin, cemaatlerin, tarikatların müridi olmak zorunda kaldılar.

TARIMDAKİ İSTİHDAM YÜZDE 35’DEN YÜZDE 22’YE DÜŞTÜ

2002’de toplam Türkiye istihdamında tarımın payı yüzde 35’e yakın iken, 2016’da yüzde 22’ye kadar geriledi. 2002’de tarımdan geçinen, tarımda istihdam 7,5 milyon iken 2016’da 5,3 milyona indi. Bu, yaklaşık 15 yılda 2 milyonu aşkın milyon işgücünün tarımdan tarım dışına itilmesi anlamına gelmektedir. Öte yandan AKP’li yıllarda kayıtlı çiftçi sayısı 600 bin kişi azaldı.

TARIMIN MİLLİ GELİR İÇİNDEKİ PAYI DÜŞTÜ

Tarımdaki hızlı erozyon milli gelir içinde tarımın payını da 15 yılda yüzde 10’dan yüzde 6’ya kadar geriletti. Bu gerilemede bütçeden tarıma aktarılan desteklerin azalması kadar, tarımla ilgili KİT’lerin özelleştirilmesi, tasfiyesi de etkili oldu.

Tarımsal KİT’lerin özelleştirilmesine 1992’de başlandı ve özellikle Doğu ve Güneydoğu’nun temel direkleri olan et kombinaları, süt fabrikaları, yem fabrikaları büyük sermayeye peşkeş çekildi.

AKP’NİN TARIM MODELİ KÜÇÜK ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ TASFİYE EDİYOR

AKP’nin tarım destekleme modeli büyük işletmeleri önceleyen, koruyan, kollayan bir sistemdir. Destekler ve krediler küçük ölçekli aile işletmelerini korumak ve teşvik etmek yerine işletme büyüklüğünün artırılması için kullanılmaktadır. Bu politikalar küçük üreticilerin tasfiyesi ve köylerden kentlere göç etmeleri pahasına gerçekleştirilmektedir.

ORTA VADELİ PROGRAM BÜYÜK İŞLETMELERDEN YANA

Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Maliye Bakanı Naci Ağbal ve Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, 2018-2020 yıllarını kapsayan “Orta Vadeli Program”ı (OVP) açıkladılar.

OVP’de tarım sektörünü yakından ilgilendiren kararlar da var. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek tarafından açıklanan tarıma ilişkin başlıca kararlar:

Büyük ölçekli tarımsal işletme modeline geçiş desteklenecek.

Damızlık materyal üretimiyle yetiştiricilik yapan işletmelerin ölçeği büyütülecek.

Tarımsal üretimin güçlendirilmesi için tarımsal desteklerin, üretim hedefleri, verimlilik ve çiftçi geliri dengesi gözetilerek yeniden düzenlenecek.

Büyük ölçekli yatırımlara uygun yer tahsisi daha da kolaylaştırılacak.

Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Kararı, yatırımcının ÇED raporunu eksiksiz teslimine müteakip azami 2 ay içinde sonuçlandırılacak.

Sulama alanlarında kalan tarım arazilerinin zorunlu nedenlerle tarım dışı amaçlarla kullanılmasının gerektirdiği durumlarda toprak koruma kanunu hükümlerinin uygulanması sağlanacak.


TARIM ALANLARININ TALANI KOLAYLAŞTIRILACAK

Uluslararası sermayenin politikalarının katıksız uygulayıcısı olan AKP yeni Orta Vadeli Plan ile sermayenin taleplerinde eksik kalan yönlerin tamamlanmasını amaçladığı anlaşılıyor.

AKP yeni Orta Vadeli Planda ÇED kararlarının önündeki engelleri kaldırarak önemli doğa alanları, tarım alanları, orman alanları, yaylalar, meralar üzerindeki yağmayı, talanı hızlandıracağını belirtmektedir. Aynı şekilde sulanan, verimli tarım arazilerinin tarım dışı amaçlarla kullanımına devam edeceği anlaşılmaktadır.

AKP’NİN KÜÇÜK ÜRETİCİ DÜŞMANLIĞI DERİNLEŞİYOR

Helen AKP’nin tarımda uyguladığı politikalar verimlilik esas alınmakta; böylelikle şirket tarımının yaygınlaşması teşvik edilmektedir. Oysa sosyal bir devlet, politikalarını oluştururken yalnızca verimliliği dikkate alamaz; aksi halde yoksulluğun kalıcılaşması, eşitsizliklerin artması kaçınılmaz hale gelecektir.

AKP yeni Orta Vadeli Planda tarımda “Büyük ölçekli tarımsal işletme modeline geçişi destekleyeceğini”açıklamıştır. Halen uygulanan tarım politikaları da küçük aile işletmelerini korumak yerine büyük ve orta çiftçilere yöneliktir. Buradan açıkça anlaşıldığı üzere tarımda büyük işletmeler, şirketler teşvik edilecek; küçük üreticiliğin ortadan kaldırılmasına yönelik politikalar sürecektir.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER