İstanbul Veteriner Hekimler Odası'ndan Hayvanları Koruma Kanunu Değişiklik Tasarısına Sert Eleştiri
Hayvancılıkİstanbul Veteriner Hekimler Odası, Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) ve bölge odalarına gönderilen 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nda 17 maddelik değişiklik öngören yasa tasarısına ilişkin yazılı bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada, tasarının kabul edilmesi durumunda hayvanları korumanın ve hayvan refahından bahsetmenin neredeyse imkansız hale geleceği ifade edildi.
Açıklamada, 20 yıl önce çıkarılan 5199 sayılı kanunun uygulanmasında başarısız olunduğu, belirlenen kısıtlı mali kaynakların kullanılmadığı ve artan popülasyonun kontrol altına alınmasına yönelik dikkate değer bir çabanın ortaya konulmadığı belirtildi. Ülkemizde bulunan 1003 il ve ilçe belediyesinden sadece yaklaşık üçte birinde hayvan bakımevi bulunduğu, bu bakımevlerinin çoğunun kapasite, teknik altyapı, personel ve diğer imkanlar açısından asgari standartların çok altında olduğu vurgulandı. Sahipsiz hayvan sayısını belirlemek için bile herhangi bir çalışma yapılmadığına dikkat çekildi.
Mesleki temsilciler tarafından sunulan raporlar ve çözüm önerilerinin dikkate alınmadığı için popülasyonun artarak bugüne kadar geldiği belirtilen açıklamada, sahipli ev hayvanlarının kayıt işlemlerinin yarım kaldığı, kısırlaştırılmalarının, üretiminin ve satışının denetim altına alınamadığı ve kaçak hayvan girişlerinin engellenemediği vurgulandı. Ev hayvanı sahiplenmeye kural konulmadığı ve sokağa terkler için caydırıcı cezaların getirilmediği ifade edildi. Özellikle kırsal alanlarda kontrolsüz ve hızlı çoğalan sahipsiz hayvanların yerleşim merkezlerine geçişinin, artan şikayetlerin kaynağını oluşturduğu belirtildi.
Açıklamada, kırsal bölge ve açık alanların yabani hayatla temasın yoğun olduğu yerler olduğu ve bütün dünyada yaban hayatında kuduz ile mücadelenin havadan gıda içinde oral aşı atılması şeklinde yapıldığı belirtildi. Kuduz riskini ortadan kaldırmak için aşılamak yerine zehir atarak öldürmenin bilimde yeri olmadığı vurgulandı.
Yerel yönetimlere sorunun bilimsel yollarla çözümünde verilen yükümlülükler yerine, hayvanların itlafı tasarısı için ağırlaştırılan cezaların getirilmesinin kabul edilemez olduğu ifade edildi. Sürekli fikir değiştirilmesi ve sahipsiz hayvanların 30 gün bakımevinde tutulması uygulamasından bile vazgeçilmesinin, "saldırganlık" ve "hastalık" gibi ucu açık gerekçelerin inandırıcılıktan yoksun bıraktığı belirtildi.
Belirsizlikler üzerine kurulu, kendi içinde büyük çelişkiler taşıyan, hayvan sağlığı ve refahı kelimelerinin yerini ötanazinin aldığı yasa tasarısının geri çekilmesi gerektiği vurgulandı. Sorunun tek bilimsel muhatabı olan mesleki kurumlarla birlikte yeni bir tasarı hazırlanması gerektiği ifade edildi. Mevcut imkanların iyi kullanılmasıyla yıllık bir milyon, ilave merkezler ve yapılacak desteklerle kapasite artırımı sonucunda iki milyon, ülke çapında düzenlenecek ve toplumun desteğini alacak bir seferberlikle 2.5-3 milyon kısırlaştırma rakamına ulaşılabileceği belirtildi. Böylelikle popülasyon kontrolünde büyük bir adım atılarak sorunun doğal seyrinde yönetilmesine imkan sağlanacağı ifade edildi. Toplum yaşamında risk oluşturan hayvanların bakımevlerine alınması, agresyon seviyesi kendine ve çevresine zarar verecek düzeyde yüksek ve ağır hasta olanların uyutulmasına veteriner hekimler tarafından karar verilmesi gerektiği vurgulandı.
Açıklamada, getirilmeye çalışılan tasarının yasalaşmasının büyük sorunlara neden olacağı belirtildi. Geleneksel sosyo-kültürel yapı, inanç değerleri ve toplu itlafın çoktan terk edildiği bir çağda yüz binlerce hayvanın öldürülmesinin yaratacağı toplumsal tepki karşısında, hiçbir kişi veya kurumun durma şansı kalmayacağı ifade edildi. Kutuplaşmanın artacağı, toplumsal barışın yara alacağı ve kamu idaresine olan güvenin zayıflayacağı vurgulandı. Toplum vicdanında kanayan yaranın izlerinin on yıllarca silinemeyeceği ve uluslararası camiada ülke imajının büyük zarar göreceği belirtildi.
İlginizi Çekebilir