© Tarım Pusulası 2021

Gülben Ergen Gölyazı'nın yazmalı balıkçılarıyla konuştu

Gülben Ergen, bu hafta da Gölyazı’nın güzel kadınları için yola düştü.

“Televizyonda o izdivaç programlarını seyredip vakit öldüreceklerine çalışsınlar” dediklerinde hepsini kucaklamak istedim. Nasıl bir özgüven, nasıl bir analık, nasıl bir güç, nasıl bir kadınlık fışkırıyor her birinden... Ağlarını da kendileri yapıyorlar, eriştelerini de, salçalarını da...

Doğaya, hayata, topraklarına bağlı can kadınlarımız onlar bizim.  

Sabah ezanı ile düşüyorlar yollara, kocalarına, aile bütçelerine aslanlar gibi destek oluyorlar. Şarkılarla, türkülerle ağ atıp, bereket topluyorlar. Hayranım çalışan, üreten, evlatlarına bunu gösteren analara...    

Buyurun okuyun mücadelelerini, dimdik duruşlarını, yaşama sevinçlerini, beklentisiz mutluluklarını... Yolunuz düşmezse yolunuzu çevirin onlara... Bursa’yı geçtikten sonra 40 kilometre gidip sağda Gölyazı (Apollonia) okundan içeri gireceksiniz. 

Gölyazı Köyü’nün balıkçı kadınlarını tanıyın. Balığın en tazesini onların elinden alın. Alın ki, onlar ayakta kalsın daha uzun seneler.
Umudumuzu artırsınlar bizim, ülkemizin ve tüm kadınlarımızın... 

PARA BÖLÜNMESİN DİYE BALIKÇILIĞA BAŞLADIK

◊ Kaç senedir bu mesleği yapıyorsunuz?
- Sevinç: 17-18 sene oldu başlayalı. 
- Perihan: En az 15 sene olmuştur. Babalarımız da balıkçıydı.
◊ Ben tek başıma balığa çıkacağım dediğinizde eşleriniz ne dedi?
- Sultan: Razı geldiler. Desteklediler. Zaten balıkçılığa biz eşlerimizle birlikte başladık. İlk başta onlarla çıkıyorduk. O sıra da zaten her şeyi öğrendik. Sonra kendimiz çıkmaya başladık.
- Behiye: Çocukluktan da alışığız. Babalarımız da balıkçılıkla geçinirdi. Eşlerimize destek olmamız onlar için de iyi oldu.

◊ Sizinle balığa çıktığımda ne zor bir iş yaptığınızı gördüm. İlk başta size zor gelmedi mi?
- Sultan: İnan zor gelmiyor bize. Yıllardır bu işi yapa yapa artık alıştık. Biz eşlerimizle bu mücadeleyi beraber vermek istedik. Evimize ve çocuklarımızın bütçesine katkı olsun diye başladık. Çok eskiden balığa çıkan erkekler yanlarına ortakçı alırmış. Baktık ki para bu şekilde ikiye üçe bölünüyor. Biz çıkalım eşlerimizle hiç değilse para bölünmez dedik. 
◊ Hepinizin çalışması ve çalışan kadınları desteklemesi süper bir şey…
- Sultan: Herkes kendi ayaklarının üzerinde dursun. Çalışmak inanın çok güzel bir şey. 

AYLİN ASLIM KONSERDE “İSTER GİYİNİRİM İSTER SOYUNURUM” DEYİNCE BAKAKALDIK

◊ Gölyazı Balıkçı Kadınları Derneği hayatınızda neleri değiştirdi?
- Behiye: Her şeyimizi değiştirdi. Sosyal bir hayatımız oldu.
- Sultan: Eskiden evden çıkamıyorduk. Çıksak da nereye gidecektik. Şimdi geziye, konsere birçok yere gidiyoruz dernekteki arkadaşlarla.
◊ Geziye nerelere gidiyorsunuz?
- Sevinç: Turlar düzenleniyor. Camilerden tarihi yerlere kadar her yere gidiyoruz. En son hep birlikte konsere gittik.
◊ Kimin konserine gittiniz?
- Sultan: Sorma, en son bir konsere gittik meğer rock sanatçısıymış. İster giyinirim ister soyunurum dedi konserde biz bakakaldık. 
- Hamiyet: Kadın sahneden “özgürüm” dedi ne var bunda. Bizimkiler abartıyor.
- Sultan: Adı Aylin Aslım’dı. Sahnede o tepinince biz de ona ayak uydurduk. Bir tek Hamiyet oynamadı.
- Hamiyet: Ben öyle havalarda oynayamam.
- Arziye: Elimizle rock’çı işareti bile yaptık. Şarkının sözünde vardı ister giyinirim ister soyunurum. 

FIRTINA ÇIKTI İKİ KADIN BİR ADAYA SIĞINDIK, 10 SAAT MAHSUR KALDIK

◊ Sabah kaçta kalkıyorsunuz?
- Sevinç: Sabah ezanıyla birlikte kalkarız. Haftanın her günü böyledir. Eğer hava kötüyse o zaman işler değişir. Çok rüzgar olursa o zaman çıkamıyoruz.
◊ Hiç fırtınaya yakalandınız mı? 
- Perihan: 15 senedir balıkçılık yapıyorum. İki kere başıma geldi. Bir gün kardeşimin hanımıyla balığa çıktık. Birden bir fırtına indi. Hemen yakınlarda ufak bir ada var oraya çıktık. Adada ikimiz 10 saat mahsur kaldık. Sonra hava düşünce yavaş yavaş geldik.
◊ Korkmadın mı?
- Perihan: Hiç korkmadım. Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmam. 
◊ Sabah ezanında çıkıyoruz dediniz. Peki çocuklarınız okula nasıl gidiyor?
- Hamiyet: Sabah ezanıyla kalkarız. Çocuklar uyuyor oluyor o saatte. Kahvaltılarını masaya hazır ederiz. Kıyafetlerinin yerini de biliyorlar. Giyinip kendileri gider okullarına. Sonra biz gün ağarmadan malzemelerimizi alır düşeriz göl yoluna.
- Sevinç: Çocuklar zaten balığa gittiğimizi bildikleri için alıştılar. Şimdi servis var. Eskiden servis yoktu, yürüyerek gidiyorlardı.
◊ Çocuklar okuldan döndüğünde siz dönmüş oluyor musunuz?
- Sevinç: Bazen dönmüş oluyoruz bazen olmuyoruz. 
- Perihan: Hava eserse kalıyorsun yapacak bir şey yok. Kendi başlarının çaresine bakmaya alışıyorlar.
- Hamiyet: Kahvaltı sofrası zaten hazır duruyor oluyor onlar okuldan gelince. Kaldıkları yerden yemeye devam ederler. Şimdilerde ara öğün diyorlar ya işte o. Biz gelince de zaten sıcak yemek yapılır.

MEZATTA AÇILIŞ FİYATINI BİZ KAPANIŞI MÜŞTERİ BELİRLER

- Sevinç: Öğleye doğru en geç 11 gibi aslında dönmemiz gerekiyor çünkü tuttuğumuz balıkları mezat usulüyle (açık artırma) satıyoruz. Köyde her gün saat 11.30-12.00 arası balıklar satışa çıkar.
◊ Balıkları açık artırma usulüyle nasıl satıyorsunuz?
- Sevinç: Dışarıdan gelenler ve köydeki esnaf alır genelde balıkları. Balığın kilosuna ve durumuna göre en yüksek teklifi veren, balığı alır götürür. Balığı tutan kişi açılış fiyatını belirtir. Müzayedede balık çok olursa fiyatlar çok düşer. Pek balık olmazsa fiyatlar yükselir. 
- Behiye: Balığın varsa geliyorsun yoksa akşama kadar balık bulmak için devam edersin. Günde en az 5 saat gölde oluyoruz.

SATMASI EN KOLAY, TADI EN GÜZEL BALIK HANGİSİ

◊ En çok hangi balıklar çıkıyor?
- Behiye: Turna, sazan ve yayın. 
- Sultan: Eskiden kerevit de çıkardı ama şimdi pek yok.
◊ Ağ dışında balık tutmak için başka ne teknikleriniz var mı?
- Behiye: Ağ, saka ve olta. Bir de kerevit için sepet kullanırız. En kolay ağla tutuluyor. Saka en zahmetlisidir. 
◊ Bir ağ örmek ne kadar zaman alıyor?
- Behiye: Ağı satın alıyoruz sonra onu bir günde dikip hazır ediyoruz.
◊ Satması en kolay ve çok kâr bırakan balık hangisi?
- Sevinç: Turna. Zaten Turna’nın tadı hiçbirinde yok.
- Behiye: Turna’nın kızartması, sazanın fırında yapılanı güzel.
◊ Hemen hemen hepinizin çocuğu var. Çocuklarınız sizin bu kadar mücadeleci olmanıza ne diyorlar?
- Sultan: Bizimle bu mücadeleyi onlar da verdi. Balığa çıkmasak balık ağı, sepet yaparız. Hiç boş durmayız. Çocuklarımızla çok fazla ilgilenemedik. Benim içimde ukde kaldı. Ama çocuklarım hiçbir zaman şikayet etmedi. Torunum oldu. Çocuklarımla ilgilenemedim ama torunumla çok ilgileniyorum.

 “KENDİ SİGORTAMIZI ÖDEMEYİP EŞLERİMİZİNKİNE DESTEK OLUYORUZ”

◊ Hayatınızda en çok olmasını istediğiniz şey ne?
Sevinç: Sosyal güvence. Bu işin sosyal güvencesi yok. Ancak kendimiz dışarıdan ödersek oluyor. 
Sultan: Bir tek eşlerimizin sosyal güvencesi var. Çünkü iki kişinin sigorta parasını ödeyecek durumumuz olmuyor. Bir tek eşimizinkini zar zor ödüyoruz. Aylık 500 liraya yakın para yatırıyoruz. Bari birimiz emekli olabilsin diye.
- Nurten: Burada da kadınlar fedakarlık yapıp kendi sigortalarını ödemeyip eşlerininkine destek oluyor.
- Hamiyet: Sonra da erkekler emekli olduklarında sen benim maaşımı yiyorsun diyecek. Halbuki kadınlar yapıyor fedakarlığı.
- Nurten: Buradaki insanların çoğunun evleri balıkçılığa açılıyor. Başka hiçbir gelir yok. 
- Sevinç: Balıkçılık masraflı da. Ağları parayla alıp sonra biz göle çıkacak hale getiriyoruz. Zamanla eskiyor ve değiştirmemiz gerekiyor.
- Hamiyet: Bunların ötesinde 15 gün rüzgar esse eve gelir yok.

6 YIL ÖNCE ÖNÜNDEN GEÇEMEZDİK ŞİMDİ KAHVEDE OTURUYORUZ

◊ Turist geliyor mu?
- Hamiyet: Son iki üç yıldır gelmeye başladı. En çok Araplar geliyor.
- Nurten: Bundan 6 yıl önce kahvenin önünden kadınlar geçemezdi. Şu an kadınlar kahvede oturabiliyor. Zamanla her şey gelişiyor. Dernek kurulduktan sonra misafirler gelmeye başladı. Burası iyice canlandı. Kendimizi medyada tanıtmaya başladık. Turizme derneğimiz çok fayda sağladı.

SULTAN DİYOR Kİ: “BALIĞA DA ÇIKARIZ, ERİŞTEMİZİ DE YAPARIZ”

- Çok çalışkanızdır. Balığa da çıkarız kışlık tarhanamızı, eriştelerimizi, salçalarımızı, ekmeklerimizi de yaparız.

◊ Bu kadar çok emek harcayarak aslında bizlere ne demek istiyorsunuz?
- Nurten: Kadının yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Bizim yaptıklarımız evde oturup izdivaç programı izleyen, sokakta oturup dedikodu yapan kadınlara örnek olsun. Kadın mutlu olursa ailesi de mutlu olur, çocuğu da. İzdivaç programı seyreden bir kadın eşine, çocuğuna ne verebilir?
- Sultan: Böyle izdivaç gibi boş programları seyretmiyoruz.
◊ Peki, televizyonda neler izliyorsunuz?
- Hamiyet: “Kara Sevda”yı izliyorum.
- Sultan: Ben “Paramparça”ya bakıyorum.
- Nurten: Zaten vaktimiz olmuyor bir şeyler izlemeye. O kadar çok aktivitemiz var ki televizyona fırsat gelmiyor.

İZMİR’E GİDENLER, HEPİNİZİ BURAYA BALIK YEMEYE BEKLERİZ

◊ Yüzüne krem süren var mı?
- Sultan: Yok valla.
- Hamiyet: Doğal kremliyiz biz. Sıradan bir kremi bile sürmem.
◊ Bursa deyince akla İskender geliyor. Neden Gölyazı’nın balığı gelmiyor? Size gelip balık yesin insanlar…
- Nurten: Bu, kültürden geliyor. İzmir’e gidenlerin buraya mutlaka uğraması ve balığımızı tatması gerekir. Çok güzel lokantalarımız var.
◊ Hiçbir şeyden şikayet etmiyorsunuz. Hayatımda böyle bir şey görmedim…
- Behiye: Şikayetçi değiliz neden olalım ki.

GÖLYAZI’DA BİR KADIN 10 ERKEĞE BEDELDİR

◊ Siz dernek başkanı olarak bu kadınların en çok neye ihtiyaçları olduğunu düşünüyorsunuz?
- Nurten: Onların en çok ihtiyacı olan şey gölün verimliliği. Maalesef gölümüz eskisi kadar verimli değil. Eskiden çok bereketliydi. Örneğin kerevit çok çıkardı ama artık neredeyse yok denecek kadar az. Keşke eski bereketi olsa da balığa çıkan arkadaşlarımızın yüzü yine gülse. Eskiden bir sandal dolusu balıkla dönerlerdi. Çevre kirliliğinden Uluabat Gölü de nasibini alıyor. Balık türlerinde azalmalar var. Bunun için yetkililerin önlem almasını ve çözüm üretmesini istiyoruz. 
◊ Siz mecburiyetten değil kendi içinizde olan çalışma azminizden dolayı çalışıyorsunuz değil mi?
- Behiye: Kesinlikle. Ben mecburiyetten değil çalışmak istediğim için başladım. Eşimle bu işe başlamasaydım başka bir iş yapardım. 
- Hamiyet: Ben ayrıca balık fabrikasında çalışıyorum. Benim gibi fabrikada çalışan çok kadın var. 
- Nurten: Gölyazı’daki bir kadın 10 erkeğe bedel diyoruz o yüzden. Buranın kadınının yapamayacağı hiçbir şey yok.
- Sultan: Çok şükür kendi ayaklarımızın üzerinde duruyoruz.
◊ Bu aynı zamanda bedensel kuvvet gerektiren bir iş…
- Nurten: Bedensel kuvvet çok önemli. Kışın karda da balığa çıkıyorlar yazın sıcakta da. Bu mesleğin dışında onlar da ev hanımı, eş ve anne. Bütün hepsinin üstesinden başarıyla geliyorlar.

ŞU DERNEĞE VERDİĞİM EMEĞİ İŞİME VERSEYDİM EŞİM RANGE ROVER’A BİNERDİ

◊ Dernek nasıl ayakta kalıyor?
- Nurten: Madden hiçbir gelirimiz yok. Genelde ben karşılamaya çalışıyorum. Benim iki işyerim var. Dernekle uğraştığım kadar işyerlerimle ilgilenseydim eşim Range Rover cipe binerdi. Bunu da ilk defa itiraf ediyorum. Bazen kızıyorum niye bu kadar çok uğraşıyorum diye ama kadınları gölde görünce hemen bu duygum geçiyor.
- Hamiyet: Gülben Hanım sizin sayenizde göl canlandı. Bu canlılık bize bir sene gider. 
◊ Dernek kurma fikri nereden geldi?
- Nurten: Gölyazı’da ilk balık lokantasını ben açtım. Eşim evlendiğimizde babasıyla balıkçılık yapıyordu. Ben buraya Ankara’dan gelin geldim. Geldiğimde çok ciddi bir fakirlik vardı burada. Şu anki hayatımız o zamanın yanında lüks kalır. Sonra buradaki balıkçı kadınları ve bölgeyi güçlendirmek için dernek kurmaya karar verdim. Derneği kurduktan sonra sürekli tanıtım yaptık. 

GÖLÜN KIZLARI KAÇ YAŞINDA AŞIK OLUP KAÇMIŞLAR

◊ Hepinizin mutlu evlilikleri var gördüğüm kadarıyla.
- Sultan: Ben çok aşık oldum. 16 yaşımda kaçtım. Şimdi olsa yine aynısını yaparım.
- Behiye: Ben de 15 yaşımda kaçtım. Çok sevdim. Pişman da olmadım.
- Hamiyet: Ölmüşler koca diye, 15 yaşında kaçmışlar.

“ŞU AN KOCAM CEZALI. KIZIP UZAKLAŞTIRMA CEZASI VERDİM”

◊ O kadar güçlüsünüz ki evde kimin sözü geçer sorusunu bile sormuyorum…
- Sultan: Öyleyiz tabii. Eskisi gibi değil artık. Kadınlar susmuyor. Biz de susmuyoruz. 
- Hamiyet: Kocaya kızdım mı ona ceza veririm. Uzaklaştırma cezası. Hiç üzülmem bile. Şu an mesela o cezalı.
- Sultan: Kimisi kocasıyla kavga eder yemek yemekten kesilir. Bende tam tersi, canım yemek yemek ister. Hiç kafama takmam. Hatta en zor yemekleri yapar yerim.
◊ Hangi yemekler onlar?
- Sultan: Mantı, karnıyarık, yaprak sarması, elde açma börek. Yapar yapar yeriz hep birlikte. 
◊ Hamiyet, kocan niye cezalı?
- Bu ara öyle gerekti. Çok iyi bir insan ama biraz yavaş bana göre. Esnaflık yapıyor ama o işi yaparken yüzü tutacak. Bizimkinin tutamıyor. Ben ona “İş kur ben durayım başında, sen de benim başımda dur” dedim. Yoksa hiçbir sorunumuz yok.
◊ Bu köyde şiddet gören kadın var mı?
- Sultan: Bir arkadaşımız var, kocası dövüyordu ama adam öldü. Arkadaşımız “Keşke ölmeseydi de başımda olsaydı” diyor. Şimdi de çocuklarından çekiyor. Bence şiddet uygulayan adam ölsün gitsin, kime ne faydası var.
- Hamiyet: Öküz öldü badem gözlü oldu hesabı o arkadaşın durumu.

GÖLÜN DİLİ OLSA ‘BIKTIM BU GÖLYAZI KADININDAN’ DER

◊ Uluabat Gölü’nün dili olsa ne konuşur? 
- Behiye: Bıktım bu Gölyazı’nın kadınlarından der.
-Nurten: İyi ki kadınlar balığa çıkıyor der.
◊ Ben olduğum için mi şarkılı türkülüydünüz gölde yoksa hep öyle misiniz?
- Hamiyet: Hep böyleyiz. Hiç susmayız. Çok severiz şarkı söyleyip eğlenmeyi.
- Sultan: Çok mutluyuz, bunu da şarkılarla gösteriyoruz. Sandalda hiç eksik olmaz türkümüz.

Fotoğraflar: Levent KULU

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER