Gaytancıoğlu: Türkiye Tarımında Ciddi Küçülme Var
SiyasetEdirne Milletvekili ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılışdaroğlu'nun başdanışmanı Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu yapıtığı açıklamada; "AKP, Türkiye tarımında sürekli bir dönüşüm yaşandığından bahsederek, tarımda büyümenin gerçekleştiğini milli tarım projesi ile her şeyin daha da iyi olacağını her platformda dile getirmekteydi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun hesap yöntemini değiştirerek rakamlarla pembe tablo çizme çabalarına rağmen Türkiye, bu yılın 3.çeyreğinde yüzde 1.8 küçülürken, tarımdaki küçülme yüzde 7.7 ile rekor seviyeye ulaştı. Şimdi rekor seviyede küçülme yaşanıyor. Sadece 3. çeyrekte değil ilk iki çeyrekte de tarımda küçülme yaşandı. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, tarım sektörü ilk çeyrekte yüzde 5.6, ikinci çeyrekte yine yüzde 5.6 küçülürken yılın 3.çeyreğinde yüzde 7.7 küçülme ile rekor kırdı.
AKP’nin tezatlar partisi olduğunu ve kamuoyunu sürekli algı operasyonu ile aldattığını biliyoruz. Tarım neden küçülüyor? Bu sorunun yanıtı çok karmaşık değil tam tersi çok basit ve net. AKP üretimi destekleyen politikalar yerine sürekli ithalatı destekleyen politikaları tercih etti. Türk çiftçisine dünyanın en pahalı girdilerini kullandırmayı, yaptığı göz boyama indirimleri bile beceriksizce aracı ve ithalatçılara kaptırdığını sürekli dile getirmekteyiz. Üretimi dışlayan bu politikalarla üretim artmaz ve tarım küçülmeye devam eder.
Tarımda istikrarlı bir üretim sağlanamamaktadır. Çünkü çiftçinin ürettiği ürün fiyatları ya düşüyor, ya da yerinde sayıyor buna karşılık girdi fiyatları sürekli yükseliyor. Tarım piyasalarında Devletin üreticiyi koruyan düzenleyici bir etkisi yok. Ayrıca Devlet tarımsal girdi fiyatlarında ve girdi piyasalarında hiç yok. Tarımsal yayım hizmetleri ve üretim planlamasına yönelik yönlendirme ise neredeyse hiç yapılmıyor. Yani tarımda yeni teknolojiler nasıl kullanılacak, çiftçilerin bilgi düzeyi nasıl arttırılacak, üretim nasıl ülke ihtiyacını karşılar duruma getirilecek, üretim ile tüketim arasında bir denge unsuru oluşturacak politikalar yok. Ayrıca doğaya bağımlılık devam ettiği için tarımsal üretimde istikrarsızlık hakim oluyor ve üretim planlaması yapılamıyor.
Üretim planlamasının yapılabilmesi için stratejik ürünlerin belirlenerek ürün bazlı politikaların uygulanması gerekmektedir. Artan nüfusun sağlıklı ve dengeli beslenmesi için buğday, pirinç gibi tahıllar, nohut, fasulye, mercimek gibi bakliyatlar, yaş meyve sebzeler, şekerpancarı, yağlı tohumlu bitkiler, et, süt, yumurta gibi hayvansal ürünlerde ciddi politikaların oluşturulması gerekir. Ayrıca dışsatım için incir, üzüm, fındık, hayvancılık sektörü için yem hammaddeleri mısır ve soya stratejik ürünler kabul edilerek, bu ürünler için bağımsız politikalar olması gerekir. Ayrıca sadece Türkiye’ye özgü ve hem tarım hem de sanayiye hammadde sağlayan çay, haşhaş gibi ürünlerde de nitelikli ve tutarlı tarım politikaları izlenmelidir. Bunun yanında kırsalı yerinde tutacak ve kırsalda tarıma dayalı sanayiyi destekleyen ve istihdam yaratan üretim alanları hem korunmalı hem de geliştirilmelidir. Tarımda stratejik ürünler belirlenerek buna uygun strateji ve politika geliştirilmezse tarımsal üretimdeki dalgalanma devam eder.
Milli tarım projesi ile havza bazında ürünler belirlenerek 2017’de desteklerin bu havzalara göre verilmesi benimsendi. Üretim hedefi nedir? Ne zaman ne kadar üretim yapılacak? Bunlara ilişkin bir planlama görülmemektedir. AKP hükümeti günübirlik politikalarla Türkiye tarımına yön vermektedir. Anlık kararlar ve stratejilerle Türkiye tarımı gerçek potansiyelini gösterememektedir. AKP’nin yaptığı gösterişli açıklama ve yönlendirmelerle bir algı operasyonu yaparak gerçek sorunları örtmektir. Oysa, Türkiye tarımının nitelikli bir sıçramaya ihtiyacı vardır. Sadece tarım için değil hukuk, eğitim, sağlık, dış politika vb. tüm alanlarda böyle bir sıçrama olmalı ama bu sıçramayı AKP’den beklemek yanlış olur. Gücünü halktan alan, halka yönelik her alanda politikası olan CHP bu politikalarını her kesime duyurarak umut olmalıdır.
Türkiye’nin her alanda büyümesinin motor gücü tarım ve tarıma dayalı sanayidir. Döviz harcamalarının azaltılması, Türkiye’nin elindeki dövizi dışarıya kaptırmaması için tarımsal üretim çok önemlidir. Tarımsal üretimi artırarak, ithalatı düşürerek dışarıya döviz aktarımı azaltılabilir. Petrolde, elektronikte, bazı yüksek teknoloji gerektiren temel makine ve kimya ürünlerinde ithalatı dolayısıyla dövizi belki kısamazsınız. Ama tarımda üretim yaparak bir çok kalemde döviz çıkışını önleyebiliriz. Türkiye’nin böyle bir potansiyeli ve gücü vardır. Bir çok somut örnek verebiliriz. Marmara, İç Anadolu bölgelerinde ciddi bir üretim planlamasıyla yağlı tohumlu bitkilerin ithalatı azaltılabilir ve yılda 3-4 milyar dolar döviz çıkışı önlenebilir. Yine İç Anadolu bölgesinde nohut, fasulye ve mercimek üretimi desteklenerek yılda 400-500 milyon dolarlık tasarruf yapılabilir. Meralara su ve gübre götürülerek üretim planlamasıyla yılda 1 milyar doları aşan kırmızı et ve hayvan ithalatı önlenebilir. Örnekleri çoğaltabiliriz.
Yağlı tohumlar, bitkisel yağlar, yem hammaddesi başta olmak üzere milyarlarca dolar ödeyerek ithal ettiğimiz tarım ürünlerini kendi ülkemizde üretebilsek tarımda küçülmede değil, büyümede rekorlar kırabilir," dedi.
İlginizi Çekebilir