Dolar ve enflasyon gerilimi pazara nasıl yansıyor?
TarımGazetelerde dolar/TL paritesine ilişkin ayrıntılar, ekonomi zirvesinin toplandığına ilişkin haberler öne çıkıyor bu günlerde.
ABD doları son iki ayda TL karşısında yüzde 10 civarında değer kazandı. Bunun yanında aybaşında enflasyonda beklenenden daha yüksek artış verileri olması da ekonominin gidişatına ilişkin kaygıları körükledi.
Peki, hem enflasyon hem de dolar tartışmaları sokağa nasıl yansıyor?
İki farklı semt pazarında, Göztepe ve Bağcılar’da nabız tutmaya çalışıyorum.
İlki orta gelir grubunun biraz üstü, diğeri de biraz altı; seçmen tavrı açısından da birbirine zıt denebilecek iki bölge. İlki muhalefetin, ikincisi de iktidar partisinin güçlü olduğu bölgeler.
Göztepe pazarında, enflasyondaki yükselişten sebze-meyve fiyatlarına son bir aydaki artış hemen hemen herkesin dilinde.
Sebze-meyve tezgahlarını gezerken, “İnsanların alım gücü yok, tüketici isyanda” sözlerini işitiyorum sık sık.
Bazılarıysa, “Bizim işlerimizde bir değişiklik yok, dolar kullanmıyorum, almıyorum, satmıyorum” diye yanıtlar veriyor.
Esnafla sohbet ederken gazeteci olduğumu duyan Ersin isimli bir tezgahtar, ’’Sana bir dolar enflasyon şarkısı söyleyeyim mi?” diye sesleniyor; müşterisinden parayı alırken de devam ediyor:
“İşler kötü, ama dolarla ilgisi yok. Kar yağdı, kırağı vurdu. Beş araba geleceğine, bir araba geliyor, mal yok diye pahalı. Karnabahar iki katına çıktı üç haftada, 6 TL oldu.”
O sırada, karnabaharın fiyatını soran bir kadın yüzünü buruşturup ayrılıyor.
‘Battık, battık, tart Allahaşkına!’
Çetin adlı bir tezgahtar da, “Dolar bizi etkilemez ki, bunlar yerli ürün. He neyi etkiler dersen, poşeti, ham maddesini. Alım gücünün düşmesinin sebebi mevsim” diye anlatıyor.
Tam o sırada lahanaları seçen 70 yaşlarındaki bir teyze lafa giriyor: “Kızım bak, brokoli sordum bir çiçeği 6 lira dediler. Şaka mı söylüyorsun dedim! Eskiden kilosunu 3 liraya alıyordum!” diye söyleniyor.
Konuşmalarımıza kulak veren Yasemin isimli müşteri, sağımda bitiyor. Tezgahtar Çetin’e “Battık battık, al şunu tart Allahaşkına” diyerek başlıyor anlatmaya:
“Kış günü karnabaharı 6 liraya yiyoruz, ne mevsimi? Afedersin pazar filemi 50 TL’ye dolduruyordum, 100 TL oldu. İki kişi zor geçiniyoruz. Biz orta direk mahvoluyoruz, fakir, fukara, memur ne yapsın?”
Solumdaki teyze lahanalarını alıp giderken sesi duyuluyor: “Bir daha Tayyip oyumu alamaz, havayı alır!”
‘Alışveriş yapmıyor halk, paraya yol vermiyor.’
Tezgahında taze fasulyeleri tartarken sorularımı cevaplayan Hasan Yağcı’ya göre de işlerinin kötüleşmesinin sebebi doların yükselişi.
Yağcı, “Hem de o biçim etkiliyor, yemin ediyorum var ya, çıt yok işlerde. Bir dolar kalkıyor, bir altın; alışveriş yapmıyor halk, paraya yol vermiyor” diyor.
“Gel kızım gel” diye sesleniyor karşı tezgahtaki pazarcı, Yağcı’ya destek veriyor: “Muzun kasası 50-60 TL iken yüzde 100 arttı. İthal alamayınca yerli muz değer kazanıyor, yine zam oluyor. Hep dolardan” diyerek fiyatları gösteriyor.
Kendini “Enginarcı Mahsum” diye tanıtan bir tezgahtar da, kâr oranının yüzde 30’lardan 4-5 ayda yüzde 10’lara indiğini vurguluyor.
Ağırlıklı olarak kuru gıda satan Mehmet Emin, “yurtdışından geldiği için dolara endeksli olduğunu söylediği ceviz ve bademlerin çok zamlandığını” aktarıyor.
‘Hammaddeyi, ipliği etkiliyor’
Meyve sebzenin yanında giyim de zamlardan nasibini almış görünüyor. Meri Günay, spor kıyafetler sattığı tezgahının önünü işaret ederken “Gördüğünüz gibi hiç kimse yok” diyor.
Günay’a göre, “doların yükselişi yüzde 20 zam ile ham maddeden başlayarak, iplikten kumaşa, işçiye ve imalata, oradan da pazar esnafına yansıyor”.
“Yüzde 5 enflasyon diyorlar ama hiç alakası yok, yüzde 50’lerde. Umudum yok, bari daha kötü olmasın” diye konuşuyor Günay.
Bekir Dede: Şuraya bak kızım, bu bolluk, bereket nerede?
İstanbul’un bir diğer ucunda, orta gelirin altındakilerin çoğunluğu oluşturduğu Bağcılar semt pazarında tezgahları geziyorum bu defa.
75 yaşındaki Bayburtlu Bekir Bal’ı dinliyorum.
Esnafın ‘Dede’si, “Valla kızım daha kış çıkmadı bak şuraya. Bu bolluk, bu bereket nerede? Biz bunları göremezdik” deyince bir pazarcı, “Amca valla senin elini öperim” diyor, esnaftan bir alkış kopuyor.
“İyiye gidecek, ekonomimiz de iyi. Anadolu çocuğuyum, kışı, soğuğu gördüm. Çocuklukta ayağıma çarık bulamadım. 15 yaşına kadar portakal yiyemezdik, kabuklarını koklardık!”
“Ne sayesinde oldu bu değişim?” diye soruyorum, “İşi götürenler, iyilerin sayesinde, adlarını söyletme bana şimdi kızım” diyor Bekir Dede.
İsmini vermeyen Karslı bir müşteri konuşmaya katılıp sohbeti daha da renklendiriyor. Dede’ye şiirlerle yanıt veriyor, “Gökkubbede bir hoş seda bırakabilmek amacımız sadece, popüler olmakta gözümüz yok” derken.
Bekir Dede’ye “Hastahaneye git, bolluk neymiş orada görülüyor” diye takılıyor.
Bekir Dede ise, “Kızım sen bunlara bakma” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Bu millet var ya nankör! Bizim köyümüze afedersin eşek gidemezdi, eşek. Şimdi şose gitti köye, Allahtan korkun ya! Buradan kalkıyorum gidiyorum te Trabzon’a çift yol, Bayburt’a çift yol! O hükümeti beğenmeyenler var ya, onlar atlara şeker yedirdiler, biz de üzüm bulamadık ki çay içelim. Nereden nereye geldik, onlar bizi çekemiyorlar.”
‘Şair’, “CHP’li yok mu yaşlı CHP’li” diyor gülerek ve soruyor: “Doğru diyorsun dede ama bir şey soracağım, harbi cevap vereceksin bak! Ben de AKP’liyim. Şu anda bir işçi bir ev alabilir mi, kaç yıldır kemer sıkıyoruz? İstikrarımız, liderimiz hakikaten çok güzel, liderimiz gitmesin. Ama bir şey yapılıyorsa bizim sayemizdedir, herkes vergisini veriyor, çalışıyor.”
‘Ekonominin durumu iyi, halk parayı sıkıyor!’
Esnaf, Bekir Amca’yı ve skeç tadındaki sohbetimizi alkışlarken yanlarından ayrılıyorum.
Halil Türiş’in tezgahında kumaş fiyatlarını inceliyorum. Türiş de “İşlerimde değişiklik yok. Bana ne dolar’dan?” diyenlerden.
Halkın alım gücünün azaldığı görüşünü sorduğumda ise, “Hayır, halk parayı sıkıyor, para var yani. Allahaşkına, herkesin elinde 2 bin TL’lik telefon var” diyor ve “ekonominin durumunu iyi bulduğunu” ifade ediyor.
Eşofman satan Şükrü Bildirir ise dolardaki yükselişten dolayı pazarda iş olmadığı kanaatinde. “Doları olan bozdurmuyor, beklemedeler. Televizyon, gazetelerde dolar, enflasyon yükseliyor deniyor, Başbakan “Bir şey olmaz” diyor. O konuşmalar başladı başlayalı iş yok; vatandaş korkuyor” diye konuşuyor.
Komşularıyla beraber alışverişe çıkan, soyadını vermek istemeyen Fatma Hanım da “Yemek yapacağım ama domatessiz yapacağım, 1,5 Lira iken 4’lere yetişti kilosu. Herhalde doların yükselişinden. Bu zamlar zenginleri etkilemez ama bizleri etkiler” diyor.
Seçim gündemi henüz sokağa pazara pek yansımış görünmüyor.
“Seçimlerde kararınızı nasıl etkiler peki bu durum” diye soruyorum: “Ne diyebilirim, biraz garibanları düşünsünler” diyor gülümseyerek ve “Altı kişilik aile, 50-60 TL cüzdanıma koymam lazım ama yok, 20’ye ne alabiliyorsam” diyor Fatma hanım.
Ben Bağcılar pazarından ayrılırken, Merkez Bankası Başkanı’nın Cumhurbaşkanı’na brifing vereceği haberleri düşüyor.
Görüşmenin piyasalardaki ateşi düşürüp düşürmeyeceği ise zirve sonrası açıklamaya bağlı.
Ancak sokağın hayat pahalılığı yakınması kısa vadede dinecek mi, bunun yanıtı için bekleyip görmek gerekecek.
İlginizi Çekebilir