Dağ Ceylanları: Yaşamak İçin Sınırları Kaldırdılar
RöportajlarSuriye’deki iç savaş deyince aklınıza ne geliyor? Silahlı gruplar, terör örgütleri, katliamlar, milyonlarca mülteci mi? IŞİD, PYD ya da ÖSO mu? Bunların hepsini biliyoruz, yanı başımızdaki çatışmaların acısını da yaşıyoruz, ama biz size savaşın bugüne kadar görmediğiniz bir yüzünü anlatmak istiyoruz. Hayatta kalmak için sınırdaki tel örgüleri aşan dünyanın en güzel canlılarından, Suriye ile Türkiye arasında gidip gelen dağ ceylanından (Gazella gazella) bahsediyoruz... Hatay’ın Kırıkhan ilçesiyle Suriye’nin Şeyh el-Hadid Köyü arasındaki bölgede yaşayan dağ ceylanının, savaş ve korkuyla örülü hüzünlü hikâyesi bu...
Hatay dağ ceylanının (Gazella gazella) peşinde Kırıkhan’ın Suriye sınırından tel örgüler boyunca ilerliyoruz. Sınırın karşı tarafında iki ceylan durmuş kıpırdamadan bize bakıyor. Hayatını ceylanlara adayan, bulduğu sahipsiz yavruları biberonla emziren rehberimiz Abdullah Öğünç, “Tel örgüleri bir şekilde aşıp karşıya gidip geliyorlar. Ama sınıra örülen duvarın bitmesine dört buçuk kilometre kaldı. Bir dönem kız alıp verdiğimiz topraklara yakında ceylanlarımız gidip gelemeyecek” diyor. Sınırın öte yanında kıpırdamadan bize bakan iki ceylanın hüzün yüklü iri siyah gözleri canlanıyor aklımda. “Duvarlarla örülü bir insanlık tarihi” diyorum kendi kendime.
Hatay dağ ceylanlarını, ilk kez görüntülenmelerinin ardından Anadolu’nun canlı envanterine 2008 yılında kaydettik. Aslında onlar binlerce yıldır bu topraklarda yaşıyorlar.
Ama biz onları ilk kez 2008 yılında bölgeye bir çimento fabrikası kurulması girişimiyle fark ettik. O tarihten bu yana korunuyorlar. Rehberimiz ve ceylanların korunmasında başrolü oynayan ‘Türkiye Tabiatını Koruma Derneği’ Hatay Şubesi Başkanı Abdullah Öğünç, ceylanların sayısının 2008’den bu yana 150’den 500’ün üzerine çıktığını söylüyor.
AFRİKA SAVANALARINI ANDIRIYOR
Sınırın yakınındaki İncirli köyü sakinleri, ceylanları kutsal hayvanlar olarak görüyor.
Hatay’ın Kırıkhan ilçesinin Suriye sınırı, ağacın tek tük olduğu Afrika savanalarını andırıyor. Ceylanların burada yaşıyor olmasının nedeni de bu.
Sınır telleri boyunca araçla yavaşça ilerliyoruz. Ceylanlar araçtan, insandan ürktüğü kadar ürkmüyor. O yüzden onlara yürüyerek değil araçla yaklaşabildiğimiz kadar yaklaşabiliyoruz.
Hemen karşımızda büyük bir Suriye köyü duruyor. Bizim tarafımızda ‘Gırmitlik’ diye bilinen ‘Şeyh el-Hadid’ Köyü bu. Bir taş atımı mesafede. Hangi silahlı grubun hangi bölgeye egemen olduğunu gösteren renkli Suriye haritalarında Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) hâkimiyetinde görünüyor. Afrin’e doğru ise PKK’nın Suriye’deki kolu PYD’nin hâkimiyeti başlıyor. Bulunduğumuz bölge her ne kadar daha önce sınır ihlalleri ve çatışmalarla gündeme gelse de şu anda sakin görünüyor.
DUVAR BİTTİĞİ ANDA CEYLANLAR DA BİTER
Biraz ilerledikten sonra yaklaşık 300 metre ilerimizde iki ceylan görüyoruz. Abdullah Öğünç biz daha sormadan söylüyor: “Onların dünyasında sınır yok. Tel örgülere rağmen karşıya gidip geliyorlar.” Öğünç şöyle devam ediyor: “Ama artık daha az geçiyorlar karşıya. Çünkü orada ceylanlar görüldüğü yerde vuruluyor. Ne yapsınlar, savaş insanları perişan etti. İnsanlar aç. Duvar bittiğinde karşıdaki ceylanlar da biter.” Sahipsiz ceylan yavrularını biberonla beslediğini bildiğim Öğünç’ün bu sözleri içimi sızlatıyor.
Türkiye’nin Suriye sınırından illegal geçişleri önlemek amacıyla inşa ettiği beton duvar ilk gündeme geldiğinde, hem Türkiye hem de Suriye tarafındaki köylüler duvara karşı protesto gösterisi yapmışlar. Kaltepe Köyü sakinleri, “Bariyerin karşı tarafında kalan bölgede bizim zeytinliklerimiz, akrabalarımız var. Biz bu bölgeye duvar çekilmesini istemiyoruz. Bu duvar çekilirse biz de karşı tarafta kalan zeytinliklerimizi kaybedeceğiz” diyorlar.
TEHLİKE HİSSEDİNCE AĞLIYORLAR
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Hatay Şubesi Başkanı Abdullah Öğünç, yıllardır Türkiye- Suriye sınırındaki ceylanların korunması için çalışıyor.
“Nesli tehlikede olup da bu kadar iyi bir nüfus artışı gösteren başka canlı yok sanırım memleketimizde” diyor Öğünç tel örgüler boyunca ilerlerken. Hatay’daki 400 bin civarında savaştan kaçan mülteciyi düşünürken “Ceylanlar da sığınmacı mı oldu?” diye soruyorum Öğünç’e. “İnsana çok benziyorlar. Kendilerini tehlikede hissettiklerinde ağlıyorlar. Gözlerinden yaş geliyor. Çok korktuklarında ise önce titriyorlar, korku devam ederse de düşüp ölüyorlar. Sonuçta onlar da yaşamanın ve huzurun peşinde” diyor.
Öğünç şöyle devam ediyor: “Sınırın diğer tarafında yaşayanlarla ilgili pek bilgimiz yok. Ancak yılda bir defa doğum yapan ceylanlarımız için bugün ulaştığımız rakam muazzam bir artış gösteriyor. Bunda bizim tarafta ceylanların kutsal görülüp zarar verilmemesinin çok büyük bir payı var ancak karşıdan ne kadar ceylanın yaşamak için bizim tarafa geçtiğini bilmiyoruz. Bildiğimiz, bizim taraftaki ceylanların da tehlikenin farkında olduğu için artık daha az karşıya geçtiği.”
CEYLANLARIN MÜLTECİ KAMPI
Tel örgülere paralel uzanan yol, içeriye doğru kıvrıldığında gördüğümüz ceylan sayısı da artmaya başlıyor. Üçerli-beşerli öbekler halinde kimi tarlaların içinde, kimi sarı otların arasında beliriyor. İlk keşfedildiklerinde Türkiye tarafında boyu 11 kilometre, eni 4.5 kilometre olan bir alana sıkışmışlardı. Abdullah Öğünç, Türkiye tarafındaki koruma çalışmaları sayesinde ceylanların kullandığı alanın uzunluğunun 35 kilometreye kadar çıktığını söylüyor. Burası dağ ceylanları için en kuzey nokta. Suriye tarafında güneye gittikçe uygun arazi büyüyor. Sınır hattına çekilen duvarın tamamlanmasıyla dünyaları çok küçülecek. Sınırın karşı tarafında gördüğümüz ceylanların hüzünlü bakışları gözümün önüne geliyor, “Burası da onların mülteci kampı” diye geçiyor içimden. Hayatta kalırlar mı? Kim bilir...
SAVAŞIN DOĞAYA ETKİSİ YILLARCA SÜRECEK
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon, “Doğa, savaşların, çatışmaların sessiz kurbanı” demişti.
Suriye’deki ceylanlar için de tek tehlike duvar ya da avlanma değil. Dünya genelinde barışçıl toplumlar inşa etmek için çalışan uluslararası sivil toplum örgütü ‘Pax’ın raporuna göre Suriye’de insani krizin yanı sıra büyük bir ekolojik felaket de kapıda. Savaş, asbest gibi tehlikeli malzemelerden, ağır metal ve konvansiyonel silahların toksik kalıntılarından milyonlarca ton zararlı atık yaratmış durumda. Rapora göre Suriye’de insanın insanla savaşı bir gün bitse de savaşın doğaya etkisi yıllarca devam edecek.
SAATTE 80 KİLOMETRE HIZLA KOŞUYORLAR
Giderek daha sık görmeye başladığımız açık arazideki ceylan kümeleri huzur içinde otluyor. Dünyanın en ürkek canlılarına mümkün olduğunca onları ürkütmeden yaklaşmaya çalışıyoruz. Onlara doğru hareket etmeye devam ettiğimizde koşmaya başlıyorlar. Koşarken hızları saatte 80 kilometreye kadar çıkabiliyor. Ceylanlar aynı zamanda zıplama şampiyonu. Durdukları yerde 2.5 metre sıçrayabiliyorlar. Ancak onları Suriye topraklarından koparacak duvarın yüksekliği 4 metre. Duvarın 200 kilometrelik bölümü bitti, bu yıl içinde toplam 400 kilometrelik bölümü bitirilmiş olacak. Kalan 500 kilometrenin 300 kilometrelik kısmı önümüzdeki yıl, geri kalanı da daha sonra bitirilecek. Böylelikle 911 kilometrelik Suriye sınırının tamamı duvarla kapatılmış olacak. Amaç, sınırdan Türkiye’ye terör örgütü üyelerinin sızmasının ve illegal geçişlerin önüne geçmek. Ama bu duvardan maalesef ceylanlar da etkilenecek...
Bir kez daha iyi anlıyorum ki savaşın bedelini sadece insanlar ödemiyor. Belki de en ağır fatura, barış zamanlarında da yaşamak için ihtiyacımız olan doğaya kesiliyor...
İlginizi Çekebilir