Çandır: Ürün Fiyatlarındaki Artış Hızı, Girdi Maliyetlerindeki Hızın Altında Kaldı
TarımAntalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, "Bu 20 yıllık geçmişte girdi maliyetleri artışıyla ürün fiyatları artışı arasında hala aleyhimizde ciddi bir açıklık bulunmaktadır. Son 1 yılda da ürün fiyatlarındaki artış hızı, girdi maliyetlerindeki hızın altında kalmıştır."
Antalya Ticaret Borsası (ATB) Eylül ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkan Vekili Abdullah İnan başkanlığında Borsa Toplantı Salonu’nda yapıldı. Yönetimin bir aylık çalışmasıyla ilgili üyelerin bilgilendirildiği Meclis’te ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, tarım, ekonomi ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Stratejik sektör olan tarımın direncinin artırılması gerektiğini kaydeden Ali Çandır, TÜİK’in açıkladığı 2. çeyrek büyüme rakamlarına göre genel ekonominin beklentiye uygun olarak yüzde 1,5 küçülürken tarımın yüzde 3,4 büyüdüğünü belirtti. Son 20 yıllık geçmişiyle değerlendirildiğinde tarımın ekonominin kötüye gidişini frenleyen ve direncini artıran bir performans gösterdiğini söyleyen Çandır, “Ekonomimizin hızlandığı dönemlerde ise bu hızlanmadan payını yeterince alamamıştır” dedi.
TARIM KANAATKAR VE MÜTEVAZİ
Tarımsal üretim ve ticaretinin zor zamanlarda hatırlandığı ve öne çıktığına dikkat çeken Ali Çandır, tarımın faaliyetlerini her koşulda sürdürmeye kararlı bir sektör olduğunu vurguladı. Zorluklara karşı dirençli olan tarımın kanaatkar ve talepleri daha mütevazi olan bir sektör olduğunu belirten Çandır, şunları söyledi:
“Bu 20 yıllık geçmişte girdi maliyetleri artışıyla ürün fiyatları artışı arasında hala aleyhimizde ciddi bir açıklık bulunmaktadır. Son 1 yılda da ürün fiyatlarındaki artış hızı, girdi maliyetlerindeki hızın altında kalmıştır. Yani tarımsal üretim ve ticaretle uğraşan insanlarımız elde ettikleri gelirin çok büyük bir bölümünü tedarikçilerine devir etmektedir. Hatta bu devir öyle boyutlara ulaşmıştır ki tarımsal fiziki kapasite aynıyken faaliyetleri sürdürebilmek için daha fazla borçlanmak kredi kullanmak zorunda kalınmaktadır. Sizlerle paylaştığım bu gidişatın sektörümüz lehine düzeltilmesi için önerilerimizi ve taleplerimizi uzunca bir süredir ilgililerle paylaşmaktayız. Bunların bir kısmına olumlu tepkiler almış olsak da sürdürülebilir bir iyileşme için hala çok çalışmamız gerekmektedir.”
Yurtdışı üretici enflasyonu rakamının aylık yüzde -1,41 ve yıllıkta ise yüzde -2,94 olarak ilan edilmesinin maliyet yükü itibariyle sektörü umutlandırdığını söyleyen Çandır, girdilerin önemli bir kısmının dövize bağlı olduğunu kaydetti.
KREDİ KULLANIMI
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun Eylül ayında faizleri hızla düşürdüğünü kaydeden Çandır, şunları söyledi:
“Temmuz ayındaki 425 baz puanlık indiriminin ardından eylül ayında 325 baz puanlık daha indirimde bulunmuştur. Böylece son üç ayda politika faizi 750 baz puan gibi ciddi oranda düşürülmüştür. Buna rağmen dövizde ciddi bir yükselişin yaşanmamasının iki önemli nedeni bulunmaktadır. Bunlardan ilki; küresel para politikalarının hızla gevşeme moduna girmesi olurken ikincisi ise eylül ayından itibaren enflasyonda baz etkisi dolayısıyla yaşanması beklenen düşüş eğilimi olmuştur. Bu politika faizi düşüşleri bir taraftan iş dünyası için diğer taraftan da tüketiciler için bir umut oluşturmuştur. Özellikle kamu bankaları liderliğinde düşük faizli kredi sağlama eğilimini görmekteyiz. Ancak bunun özel kesim bankacılığına yansımaları oldukça sınırlı kalmıştır. Öyle ki özel kesim bankacılığında yıllık kredi kullandırımı azalırken kamu bankalarında kredi kullandırımı artmıştır. Biz geçmiş dönem deneyimlerimizden biliyoruz ki ekonominin yüzde 5 civarında büyüyebilmesi için kredi hacminin yıllık yüzde 20 civarında artması gerekmektedir. Üstelik bu geçmiş dönem bilgisi şimdikine göre çok daha düşük enflasyon ortamında geçerliydi. Dolayısıyla konuya kredi büyümesi ile ekonomik büyüme ilişkisi itibariyle baktığımızda potansiyel büyümemizi destekleyecek bir kredi hacmi artışından çok uzaktayız. Potansiyel büyümeye ulaşmanın sağlıklı yoluysa tekrar kalıcı düşük enflasyon ortamını sağlamak ve bu ortamda kredi hacmini artırmanın yollarını bulmaktan geçmektedir.”
SUSAM FİYATI MOTİVE ETTİ
Antalya’nın yaklaşık 50 bin dekar alanda 3 bin 500 tonluk susam üretimiyle ülkenin susam alanlarının yüzde 19’unu, üretiminin ise yüzde 20’sini karşıladığını bildiren Çandır, susam hasadının başladığını, yerli susamın 15-16 TL aralığında ithal susamın ise 8-10 TL aralığında fiyatlandırıldığını belirtti. Geçen yıl bölgede faaliyet gösteren tarım kredi kooperatiflerinin susam almaya başlamasıyla fiyatta yüzde 40 düzeyinde artış yaşandığına işaret eden Çandır, “Bu artış özellikle Manavgat’taki üreticiyi motive etmiş ve daha fazla susam ekmesini sağlamıştır. Ancak dövize endeksli bulunan ilaç-gübre-mazot gibi girdiler ile işçi maliyetleri üretmenin cazibesini düşürmektedir. Üretimin cazip olabilmesi için verilen emek karşılığında yüzde 40-50’yi aşmayan maliyetlerle çalışılması gereklidir” dedi.
Çandır, yüzde 80’in üzerinde dışa bağımlı olduğumuz susam üretiminin geliştirilebilmesi bazı önerilerde bulundu. Çandır, kısa vadede susam desteklerinin artırılması ve aynı dönemde üretimi yapılan diğer ürünlerin desteklerinin azaltılması, toplu üretim-planlamayı motive eden desteklerin sunulması ve ardından makineli tarıma geçişe olanak sağlanması, susam üretiminde kullanılacak ilaç-gübre-mazot gibi girdi maliyetlerinin ciddi düzeyde sübvanse edilmesi, susam ve diğer tarım işlerinde çalışmayı cazip hale getirecek sosyal güvenlik uygulamalarının susam üretimini artıracağını bildirdi.
SEKTÖRÜN TAKİPÇİSİYİZ
Borsa’ya üye süt kooperatifleri ve zeytinyağı üretim tesisi sahipleriyle yapılan toplantılardaki ortak sorunları meclis üyeleriyle paylaşan Çandır, başta elektrik olmak üzere maliyetlerin geçen yıla oranla en az yüzde 50 düzeyinde arttığına dikkat çekti. Çandır, zeytinyağcıların tağşişli yağ, atık yönetimi ve zararlılarla mücadelenin yanı sıra fiyat konularında görüş alış verişinde bulunduğunu anımsattı. ATB Başkanı Çandır, süt kooperatiflerinin satış sonrası alacaklarındaki vadelerin uzaması, kalite ve standart nedeniyle süt sanayicileri tarafından fiyat kırma hacmindeki artışlar, süt satılan firmalardan yem alma mecburiyeti, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin “Halk Süt” projesinin biran evvel uygulamaya alınması ile çiğ sütün piyasaya arzının tamamen yasaklanması konularında görüş alış verişinde bulunduğunu belirtirken, “Üyelerimizin sorunlarının çözümü için gerek süt gerek zeytinyağı konularında faaliyetlerimizi sürdüreceğiz” dedi.
KONSERVE KAPAĞI DOMATESLE AYNI FİYAT
Çandır, Ekim’de yaş sebze sektörü konulu sektörel analiz toplantısı gerçekleştirmeyi planladıklarını bildirdi. Geçen üretim sezonunda artan yaş sebze fiyatları nedeniyle tüketicinin bu yıl kışlık salça ve sos gibi konserve yapımına rağbet ettiğini belirten Çandır, “Öyle ki piyasada konserve kapağı kalmadığı yönünde haberleri hep birlikte izledik. Neredeyse bir kilogram domates fiyatına 1 adet kapak satıldığını gördük. Önümüzdeki dönemde enflasyonda ve maliyetlerde bir düşüş olacağı beklentisi kamuoyunda hakimdir. Umuyoruz ki bu beklenti gerçekleşir ve başta domates olmak üzere yaş sebze fiyatlarında üreticinin kazandığı tüketicinin zorlanmayacağı fiyatları yaşarız” dedi.
GEÇEN YIL SOĞAN BU YIL SARIMSAK
Geçen yıl soğan fiyatının konuşulduğunu, bu yıl ise sarımsak fiyatının konuşulduğunu kaydeden Çandır, “Geçtiğimiz yıl birim fiyatlarının düşük olması nedeniyle ürünün daha az ekilmesi, iklim koşulları nedeniyle üretim bölgelerindeki ürünün azalması ve ithalat vergileri nedeniyle yaklaşık 100 bin ton civarında tüketimimiz olan sarımsak, kalitesine göre 25 ile 40 TL arasında fiyatlanmaktadır. Bu sorunun temeli iktisatta örümcek ağı teoremi olarak da adlandırılan üreticinin bir sonraki üretim döneminde yüksek fiyatlı ürünü üretme isteğidir. Çözümün ise toplu-üretim planlamasının yapılması ve bu planın uygulanması ile tarımsal desteklerin önceden açılanması ve zamanında ödenmesinden geçtiğini düşünmekteyiz” diye konuştu.
Müşterek meslek komiteleri toplantılarında Borsa’nın önceki dönem başkanlarını ağırladıklarını belirten Çandır, “Doğru taşın üstüne doğru taşı koyma anlayışıyla ve ortak hareket etme kültürüyle Antalya tarımsal ticaretinin ve kentimizin gelişimi için faaliyetlerini sürdüren Borsamızda görev üstlenen tüm büyüklerimize ve arkadaşlarımıza kendi adıma ve yönetim kurulumuz adına bir kez daha teşekkürlerimi sunuyoruz. Aramızdan ayrılanları ise rahmetle anıyoruz” dedi.
YÖREX DAVETİ
23 – 27 Ekim’de düzenlenecek Yöresel Ürünler Fuarı YÖREX’le ilgili çalışmaların devam ettiğini belirten Çandır, “Fuarımızda şu an için 80 kentimizin katılımının kesinleştiğini sizlerle paylaşmak isterim. tarihlerinde doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine yöresel ve coğrafi işaretli tüm zenginliklerin bir arada olacağı ve bu yıl 10. kez düzenleyeceğimiz fuarımıza tüm Antalyalıları ve o dönemde Antalya’da bulunacak herkesi bekliyoruz” dedi.
Tarım sektörü temsilcilerinin yer aldığı Antalya Tarım Konseyi’nin bu ay Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’i konuk edeceğini bildiren Çandır, toplantıya meclis ve komite üyelerini davet etti.
İlginizi Çekebilir