Biz gideriz, zeytin kalır...
RöportajlarGövde çapı 13 metre 60 santim, yaşı 2000’in üzerinde. “Bu ağaç, belki Hazreti Musa’dan biraz küçük olabilir ama Hazreti İsa’nın ve Hazreti Muhammet’in doğumuna şahitlik yapmış bir ağaç” diyor bahçesindeki görkemli zeytin ağacıyla bizi tanıştıran Akhisar Sindelli sakini Cavit Güder. “Zeytin ağaçları Anadolu’nun belleğidir, ranta kurban etmeyin” diyen Tarkan’ı da “Tarkan’ın zeytinliği mi var, şarkı söylesin” diyen Sanayi Bakanı Faruk Özlü’yü de köyüne davet ediyor ve ekliyor: “Bu ağaç, bizim nasıl insanlar olduğumuzla ilgili geçmişe saygımız, geleceğe ise mesajımız. Bu ağaç tarihin ta kendisi… İyi olandan yana herkesi ikna eder.”
Cavit Güder Akhisar Sindelli Köyü’nde zeytin ormanının içinde oturuyor. Bahçesinde yaşı 2000’in üzerinde olan belki de Türkiye’nin en yaşlı zeytin ağacı bulunuyor. Üstelik yaşına karşın halen meyve veriyor. Osmanlı döneminde bahçenin sahiplerinin Rumlar olduğunu söylüyor Güder ve ekliyor: “Kim bilir benden sonra da kimler olacak!”
Zeytin yasasıyla ilgili gelişmeleri sosyal medyadan ve yaygın medyadan takip etmiş. “Gözümü açtım, zeytin ağacını gördüm... Onun meyvesiyle geçimimi sağladım, onunla doydum” diye anlatıyor zeytin ağacının hayatındaki yerini. “Bahçemdeki gibi ne zaman yaşlı, gövdesi yıpranmış, savaşlara, sellere, zamana direnmiş bir zeytin ağacı görsem önlerinde durup saygıyla, sevgiyle onları selamlar, seyrederim. Üç kutsal kitapta da geçen bu ağaç burada bizim için kutsaldır, şifadır” diyerek zeytin ağacına duyduğu saygıyı anlatıyor.
Yaşlı zeytin ağacının bulunduğu bahçede dekar başına kaç ağaç düştüğünü soruyorum. “10” diye yanıtlıyor. Sonradan tasırdan çıkarılan tanıma göre dekarda 15 ağaç olmayan yerlerin zeytinlik sayılmayacağını söylediğimde “Olmaz” diyor sadece. Bir süre sessizlikten sonra ekliyor: “Ağacına göre değişir bu. Bu yaşlı ağaç buraya özel ‘Uslu’ dediğimiz cinsten. Yöremize özgü. Bu ağaçlardan bir dekara 15 tane zaten dikemezsiniz. Dikerseniz ağaçlar birbirini engeller, verim alamazsınız. Gemlik zeytini olsa 20 de dik, 25 de... Bu büyük sıkıntı! Bilmiyorum ki ne düşünüyorlar, ne hesaplıyorlar.”
Zeytinliklerin Akdeniz ve Ege’nin en güzel, deniz gören yerlerinde olduğunu ve uzun süredir bu alanların başında karabulutların gezdiğinin farkında olduğunu belirten Cavit Güder, “Herkesin zeytinliklerde gözü var. Bunun farkındayız. Tamam, çok kritik bir yatırım olur, başka çare bulunamaz, birkaç zeytin ağacından belki vazgeçilir ama bu tasarı fazlasıyla suiistimale açık. Zeytinliklerin yerini yazlıklar, binalar, oteller alabilir. Soma’da kesilen zeytin ağaçlarını hatırlayın. Ne için? Termik santral... Hadi geçtim zeytin ağaçlarının yararını, o termik santralın doğaya vereceği zararı düşünün. Bir zeytin ağacını kesip yerine daha iyi ne yapabilirsiniz ki” diyor. Tasarının son yıllarda izlenen zeytincilik politikalarına da ters olduğuna dikkat çeken Güder, Akhisar’dan Mersin, Adana, Antakya, İzmir gibi bölgelere yoğun bir zeytin fidanı satışı yaşandığını belirtiyor. Verilen teşvik ve fidelerle zeytin ağacı sayısının arttığını anlatan Cavit Güder, “Belki de bu yüzden çok da endişe duymuyorum. Biz gideriz, zeytin gene kalır” diyor.
Zeytinin bir ağaçtan öte şifa kaynağı, yaşam kaynağı olduğunu ve onlara hiç olmazsa insanlığa verdiği emekten dolayı saygı duymak gerektiğini anlatan Güder şunları söylüyor:
“Eskiden budama makinelerimiz yoktu. Zeytinin dallarını yakarak yapardık budamayı. Bazen rüzgâr döner, ağaç zarar görürdü. İnanın canım yanardı. Çünkü bunlar sadece bizim değil. Bizden sonraki kuşağın, torunlarımızın... 53 yaşındayım ve 3 binin üzerinde zeytin ağacı dikmiş biriyim. Hele bahçemdeki yaşlı zeytin ağacı gibi yaşını başını almış bir ağacı kesmekle bir cana kıymak arasında benim için fark yok.”
Konuyu Homeros’un ‘İlyada Destanı’ndaki sözleriyle bitirelim. İlyada Destanı’nda Homeros bir zeytin ağacı altında oturur, zeytin ağacı ona şöyle der:
“Ben herkese aidim kimseye ait değilim, sen gelmeden önce de buradaydım, sen gittikten sonra da burada olacağım... “
171 milyon: Türkiye’deki zeytin ağacı sayısı.
Tartışma neden şimdi başladı?
Yeni bir kanun tasarısı hazırlandı. Torba tasarının içinde zeytincilikle ilgili düzenlemeler var. Tasarı bir yıl önce hazırlandı ve işveren örgütüyle görüşmeler yapıldı. Ancak kamuoyunun bundan haberi olmadı. Tasarı geçen hafta komisyona gelince kamuoyunun da haberi oldu ve tartışma alevlendi.
Tasarının amacı nedir?
Enerji, çimento, madencilik gibi sektörlere yeni yatırım alanları açmak, sanayi tesislerini şehir dışına çıkarmak. Bunun önündeki mera ve zeytincilikle ilgili koruyucu kanunları aşmak.
Ne olacak?
Alt komisyonlardan geçti.
Genel kurula gelecek. Genel kurulda görüşülüp kanun kabul edilecek ya da edilmeyecek.
143 bin ton: 2015 sonu itibariyle Türkiye’nin zeytinyağı üretim miktarı. Ancak aynı yıl içinde bakanlık önce 170 bin ton olarak açıkladığı rakamı revize etti.
Kanunlaşırsa ne olacak?
Mera alanları ve zeytinliklerde sanayi yatırımı yapılabilecek. Tasarıda kıyılar çıkarıldı, zeytinliğin tanımını değiştiren düzenlemeden vazgeçildi. Ancak ‘madde 4’ tasarıda kaldı. Buna göre yatırımcı ‘alternatif yer bulamadım’ derse her türlü alanda yatırım için izin verilebilecek. Örneğin, mevcut yasalara göre, zeytinliğin 3 km. yakınında kirletici tesis yapılamıyordu. ‘Alternatif yoksa’, kamu yararı var denilerek buna da izin verilecek.
4: Türkiye’nin dünya zeytinyağı üretimindeki sırası. İlk üç de sırayla İspanya, İtalya ve Yunanistan’dan oluşuyor.
Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Abdullah Aysu:
“Eğer tasarı bu haliyle kanunlaşırsa mevcut zeytin ağaçlarının yüzde 70’i kesilir. 10 yıl içinde de zeytin üretimi bitme noktasına gelir. Zeytinliklerin yerine mermer ocakları, enerji tesisleri kurulur. Bırakın dünya 2’ncisi olmayı, kayda değer bir sırada bile olmayız.”
320 bin: Türkiye’deki zeytinci aile işletmelerinin sayısı.
İlginizi Çekebilir